Amacımız Bağ

Geçtiğimiz hafta Tuğrul Ağırbaş’ın davetiyle, Creative Mornings’in 10. Yıl buluşma ve kutlamasına gittik. Günün yoğunluğu sebebiyle sadece 2 oturum dinleyebildiğimiz için üzüldüm ancak bende bıraktıklarını yazmak istedim. 

Yaşar Adanalı’nın “Mekanda adalet mümkün mü?” sorusuyla başlayıp Tuğrul Ağırbaş ve Yasmin Güleç ‘in “Kalıp Kırılır Dayanıklılık İçinde Kalır” ile devam eden birbirinden bağımsız iki oturumun sonunda benim “bağlama” arzumdan olsa gerek aslında ikisinin de ortak noktalarını düşünmeye başladım.

Yaşam Bağı

Mesela, yaşamaya devam etmek ile yaşadığını hissetmek aynı şey değil. Birçok insan yaşamaya devam etmeye, günü kurtarmaya çalışıyor. Günü kurtarmanın boyutları her bireyin farklı geçmişi ve biricikliği ile orantılı bir konu olsa da yine de tek başına bunu yapamayız.

Başkalarına muhtacız, er ya da geç. Yakın ya da uzak fark etmez; bir şekilde bağlara ihtiyacımız var. İnsanla, mekanla, eşyayla hatta zamanla birlikte bağ kurmaya hep de devam edeceğiz. 

Mekanın değişimi, yıkımı, yeniden inşasında da bağlara ihtiyacımız var. 

Bu bağları yeniden inşa etmek için farklı merci ve kurumlarla hatta kamuoyuyla farklı şekillerde, tavırda ve güçte bağlar kurmak durumundayız. Nitekim öyle gelişmiş bir hikayeyi anlattı bize, yıllar (15-20 yıl kadar) sonra adaleti bulan bir “mekan” hikayesinde Yaşar Adanalı.

Kalıp ve Kalp

Kişisel hayatımızda dönüm veya kırılma noktalarından bahsetti Tuğrul Ağırbaş… Kendisinin Kapalıçarşı’daki kırılma dönemi ve yıllar sonra kurumsal hayattan sonra ne yapacağını ararken, 45 yaşınızdan sonra ne yapacağını bilmeyenler, “benden başka bir şey olur mu?” diye soranlar ve deneyimini nasıl kullanacağını merak edenler için genwise fikrinin doğuşu…

Bizim kalıplarımızı, alışkanlıklarımızı değiştirdiğimiz noktalardır dönüm noktaları. Daha çok dayanıklılık gerektiren anlardır… En azından ben bu tatlı sohbetten bunu anladım. Bunun için de mesafesinden bağımsız olarak bağlara ihtiyacımız var. Bugün birçok insan bağ ve bağlamın anlamını keşfediyor. Yeniden. Evet yeniden çünkü unutuyoruz. Unutturuluyoruz. Bazen de sadece ilgimiz ve enerjimiz dağılıyor.

Mesela söyleşinin ismini “Kalp Kırılır, Dayanıklılık İçinde Kalır” diye okuyan insanlar arasında ben de vardım; bunu bir arkadaş ifade etti. Kalp, değişme, dönme veya tersine dönme anlamına gelen bir kökten geliyor. Arzulanan değişim olmayınca da dayanıklılık daha kırılgan hale gelir.

Birbirini anlamaya çalışan insanlar arasında ise dayanıklılık artar çünkü değişmek yine zor da olsa bir paylaşılmışlık ve geçirgenlik vardır. Birlikte üretilebilir. Fikirler çarpışabilir. Üstünlük değil de birliktelikle sadece “olduğumuz” bir grup insan sayfalarca kitaptan, saatler süren dizilerden, sonsuz scrollardan çok daha değerlidir; en azından benim için öyle!

İtiraf edeyim ben kendi çapında vahşi ve kabuğumun bağında yaşamaktan memnundum. Hala da memnunum. Ancak çocukluğum benim dönüm noktamdı. Birçok farklı ülkede (Almanya, Suudi Arabistan, Fransa ve Türkiye) geçirdiğim zaman, bağ kurduğum insanlar, birlikte ürettiğim, çalıştığım insanlar… Hepsi bir şekilde bağını devam ettiriyor. 

Onlar benim gizli topluluğum, kendimce konuştuğum, Tuğrul’un bahsettiği uzak bağları gibi…

Bir 20’lik ile bir 50’liğin aynı sahnede buluşması da şunu hatırlattı: Kuşaklar, yaşlar farklı olabilir ancak bu farklılıkların sadece bir şemalandırma, çerçeveleme olduğunu bilince, tüm sınıflandırılanlar anlamsızlaşıyor. Yasmin’in bahsettiği gibi “biz ne yapıyoruz?” “neredeyiz?” sorgulamalarını hafiflikle yapmak önemli… Ki iki farklı kuşaktan insanın söylediklerinde ortaklıklar olduğu gibi ayrılıklar da vardı.

“O kuşak şöyle bu kuşak şöyle…” söylemlerinin sadece ekonomik fayda amaçlı bir çerçeve olduğunu yeniden söylüyorum. Bununla ilgili bir şeyler de yazmıştım geçen sene.

Toplulukların Bağları

Toplulukları hiyerarşik veya kronolojik sıraya koymak istemiyorum; ancak bugün birbirleriyle konuşan insan toplulukları düzenli olarak üretmeye devam ettikçe daha dayanıklı olacağımızı biliyorum. Burada “çıkar” da olacak. Fayda da olacak. Ticari topluluklar da büyüyor, görüyoruz. Ama ticari fayda bir çıktı; araç. Topluluk için bir amaç değil. Çünkü amaç o bağı devamlı kılabilmek…

Sadede Gelelim

Bir süredir Esra ile birlikte aynı masada buluşacak insanlarla bir arada olmakla ilgili bir meselemiz var.  Buna aynı sayfada olmak da diyebiliriz. Bu sebeple aynı sayfada olabilmek için gittik dinledik Yasmin ve Tuğrul’u…

Her birimizin ne çok sayfası olmuştur bu hayatta… Bazıları hızlıca geçilen ama bazıları da hiç unutulmayan, okudukça derinleşen… Sayfalardan geçip kütüphanelerde buluşacak güzel insanlar olsun hayatımızda ki daha dayanıklı bağlar kuralım…

Var mısın?

Önceki
Önceki

Liderlik "Unvan" Değil, Dönüşebilme Sanatıdır

Sonraki
Sonraki

Topluluk Dedikleri ve Marka Arasındaki 4 Farkı