Liderlik "Unvan" Değil, Dönüşebilme Sanatıdır

Gerçekçi olmayı severim; seni de gerçekçi olmaya davet ediyorum:

"Fraksiyonel CMO" lafını ilk duyduğunda aklına ne geliyor?

Muhtemelen "yarı zamanlı danışman" ya da “Herkes Linkedin’e ‘fractional’ bir unvan yazmaya başladı… Allah allah… Ne bu? Anlamadım.” veya “Haftada birkaç saatliğine toplantılara girip çıkan, dışarıdan maval okuyan bir danışman gibi bir şey” diyorsun.

Haksız da sayılmazsın. Sektörde bu işi sadece "çakma saat satmak" olarak görenler de var. Herşeyin sahtesi, yapayı o kadar çok ki, her sektörde olduğu gibi... Ama biz meseleye biraz farklı bakıyoruz.

Bizim için bu, bir zaman yönetimi işi değil. Bu saf, konsantre bir liderlik biçimi. Yoksa pazarlama ve bilimi çok karmaşık bir konu değil. İnsan davranışlarını değiştirmek, duruma göre birlikte hareket edebilmek zor. İmkansız da değil. O yüzden etkili pazarlamanın kritik noktası liderlik aşaması.

Peter G. Northouse isimli bir iletişim profesörü var; liderlik üzerine yazılmış en kapsamlı kitaplardan birinin yazarı. Yıllardır üniversitelerde ders diye okutulurmuş. Northouse’un yüzlerce sayfalık kitabında anlatmaya çalıştığı şeyi biz sahada her gün yaşıyoruz (Kitabı bu arada Türkçe’ye çevirdim, yakın zamanda basılacak). 

Ve aslında fark ettik ki, fraksiyonel çalışmanın doğası, liderliğin o en ideal, en "kitabına uygun" halini zorunlu kılıyor. Nasıl olduğunu anlatmaya çalışayım:

Nabza Göre Şerbet Vermek 

Northouse buna "Durumsal Liderlik" diyor ama biz sahada buna "hayatta kalma" diyoruz.

Sahne şu; bir gün genç, heyecanlı ama tecrübesiz bir ekibin olduğu bir ofise giriyoruz. O gün "patron" veya “yönetici” şapkamızı takmak zorundayız. Yön göstermeli, "bunu böyle yapıyoruz çünkü şöyle şöyle" demeliyiz. Ertesi gün ise, kendi alanında bizden bile iyi uzmanların olduğu başka bir şirketin toplantısındayız. Orada patronluk taslamak ters teper. Orada şapkamızı değiştirip sadece "alan açan", stratejinin eskizini çıkaran, rehberlik eden kişi oluyoruz. Burada doğru soruları sormak önemli.

Tam zamanlı bir yöneticinin tek bir tarzı olabilir ve o konfor alanında yıllarca yaşayabilir. Ama bizim öyle bir lüksümüz yok. Zaten rutinleri pek sevmiyoruz. Bizim her girdiğimiz şirkete göre rengimizi, dilimizi, tarzımızı uyarlamamız da gerekiyor. Dönüşmek ve bukalemun gibi olmak, samimiyetsizlik değil; tam tersine ekibe duyduğumuz saygının en büyük göstergesi.

Yolu Temizleyen "Buldozer" Etkisi

Kurumsal hayatta bazen işler o kadar karmaşıklaşır ki, asıl hedeften sapılır. Onay süreçleri, gereksiz raporlar, detaylı metrikler, kimin ne yapacağını bilmediği o gri alanlar hep vardır… 

Northouse’un "Yol-Amaç Teorisi" dediği şey aslında bizim işimizin özeti. Bir fraksiyonel lider şirkete girdiğinde, genellikle karmaşık ilişki ağlarına takılacak vakti yoktur. Bizim işimiz, ekibin koşmak istediği o yoldaki taşları kenara atmak.

Bazen motivasyon süslü konuşmalarla sağlanmaz. Bazen bir çalışanın en büyük motivasyonu, önündeki o bürokratik engelin kalktığını görmektir. Biz biraz da bunun için varız. Yolu süpürüyoruz ki, içerideki yetenekler o yolda hızla koşabilsin.

Kral Çıplak Diyerek Sistemi İyileştirmek

Şirketler genelde bizi bir "problem" çıktığında arar. "Satışlar düştü", "Pazarlama bütçesi boşa gidiyor" veya “cirom artmıyor” gibi...

Bunlar teknik sorunlardır. Çözülür. Ama asıl mesele genelde daha derinde gibi görünüyor… Northouse buna "Uyarlanabilir Liderlik" der. Yani; sorun Meta reklamlarında değil de, belki de ekibin değişimden korkmasında, ekiplerin birbiriyle konuşmamasında yatıyordur.

Dışarıdan gelen "yabancı" bir göz olmanın en güzel yanı ise "Kral çıplak" diyebilme özgürlüğü. Biz o rahatsız edici konuları masaya yatırabiliyoruz. Sırf o yüzden kurumsal hayatı bıraktık. Böylece insanları konfor alanından çıkarıp, sorunun köküne inmeye zorluyoruz. Çünkü bizim görevimiz sadece o günkü yangını söndürmek değil, bir daha yangın çıkmayacak bir kültür inşa etmek. Bunu yaparken de sistemi iyileştirmek önemli.

Bu arada sistem değişiyor, bütün dünyada. Belirsizliğin normal olduğu dünyada konfor alanından çıkmak dışında yapacak bir seçeneğin olmayacak.

Büyük Resmi Görmek

Bir şirketin içinde her gün operasyona gömüldüğünüzde, kafanızı kaldırıp ufka bakmak çok zorlar. "Bugün ne post çıkacağız?", "Mail atıldı mı?" derken haftalar veya aylar geçebilir.

Liderlik, teknik işleri yapmaktan ziyade, "kavramsal" düşünebilmektir. Yani soyut düşünebilmek, strateji kurabilmek.

Ekibiniz operasyonun en iyisini yapıyor olabilir. Bizim masaya koyduğumuz parça ise o eksik olan vizyon. "Tamam, çok çalışıyoruz ama gemi nereye gidiyor?" sorusunun cevabını buluyoruz aslında.

Sadede Gelelim

Fraksiyonel liderlik çoğu insanın sandığı gibi aslında "az zamanda çok iş yapmak" değil sadece. Doğru zamanda, doğru liderlik kasını kullanabilme becerisi. Her zaman her firmada bu sağlanamıyor; o yüzden çalışmaya başlamadan önce biz de değerlendiriyoruz… 

Hatta gün geçtikçe şunu düşünüyoruz: Belki de günümüz iş dünyasının ihtiyacı olan şey, 9-6 mesai yapan yöneticiler değil; duruma, ihtiyaca ve insana göre şekil alabilen, egolarından arınmış, sonuç odaklı yol arkadaşlarıdır (ekip değil).

İster çalıştığınız şirket isterse hitap ettiğiniz insan kitlesi olsun, liderlik, kartvizitte yazan unvan değil, başkalarının hayatında yarattığınız etkidir.


Önceki
Önceki

The TECH Summit’e “Fraksiyonel” Bir Bakış

Sonraki
Sonraki

Amacımız Bağ