Pazarlama Departmanı Diye Bir Şey Kalmadığında Ne Olacak?
Yapay zeka artık kampanya başlıklarını yazıyor, reklamları test ediyor, e-mail akışlarını bile optimize ediyor. Eskiden saatler süren işler, şimdi birkaç prompt uzağımızda. Hatta fazla kullanırsan beynin etkileniyor.
Ama şöyle bir problem var: Bu araçlar ne kadar hızlı olursa olsun, şu soruya cevap veremiyorlar:
“Bu markanın özünde ne var?” Ya da daha doğrusu: “Biz kimiz ve bunu hissedebiliyor muyuz?”
Hayır, pazarlamanın en derin işlevi, içerik üretmek değil. Şirketin iç sesiyle dış sesi arasında anlamlı bir bağ kurmak.
Ve bunu yapacak birilerine ihtiyacınız var. Ama o kişi artık bir "departman yöneticisi" olmayabilir.
Eski Rol Bitiyor Ama İhtiyaç Bitmiyor
Eskiden pazarlama dediğimiz şey, belli insanlara verilmiş belli görevlerdi. Metin yazarı ayrı, sosyal medya yöneticisi ayrı, medya satın alma ayrı. CMO dediğin de bunların başındaki “bütçeyi savunan kişi” olurdu.
Ama bugün işler başka türlü: Her şey daha hızlı, daha parçalı, daha kaotik. Ve bu kaosun ortasında daha çok ihtiyacımız olan bir şey var: Hizalanma.
Yani yaptığımız işin, ürettiğimiz ürünün, kurduğumuz iletişimin aynı yere bakmasına. Aynı duyguyu taşımasına. Aynı niyeti göstermesine.
İşte bu noktada klasik pazarlama liderliği modeli çöküyor.
Otomasyon Görevleri Yapar, Niyeti Taşıyamaz
Yapay zeka size “ne yapılması gerektiğini” söyler. Ama neden yapıldığını söyleyemez.
“Bu içerik viral olur” diyebilir. Ama “bu içerik bizi temsil ediyor mu?” sorusuna cevap veremez.
Çünkü bu soru teknik değil. Kültürel. Anlamsal. İnsani…
Pazarlamacının yeni rolü burada başlıyor. Bir şey üretmek değil. Her şeyin niyetini okumak ve tutmak.
Pazarlama = İşletim Sistemi
Şöyle düşünün: Pazarlama artık bir fonksiyon değil. Tüm şirketin işletim sistemi.
Ürün geliştirirken: “Bu kullanıcıya ne hissettiriyor?”
Satış yaparken: “Değeri doğru anlatabiliyor muyuz?”
Destek verirken: “Ses tonumuz insanca mı?”
İçerik üretirken: “Bu bizim dilimiz mi, sadece gürültü mü?”
Bu soruların cevabını bilen kişi artık tek bir masada oturmamalı. Her masada biraz bulunmalı. Bir yöneticiden çok bir ayar mekanizması gibi. Anlamın, değerlerin, sesin ayarını yapan biri.
Ben buna “anlam katmanı” diyorum.
Bu Ne Değiştirir?
Bu yeni model bazı şeyleri kökten değiştiriyor:
İşe alım: Artık sadece uzman aramıyoruz. Hikayeyi gören, sentezleyen, bağ kuran insanlara ihtiyaç var.
Proje brief’leri değişir. “Instagram postu yapalım” demiyoruz artık. “Ne anlatmak istiyoruz?” sorusu ilk sırada.
Bütçeler değişir. Parayı sadece reklamla görünür olmak için değil, içeride gerçekten ne olduğumuzu anlamak için harcıyoruz.
En önemlisi de şu: Pazarlama artık sadece pazarlamacının işi değil. Ama birisinin bu sistemin bütünlüğünü tutması gerekiyor. Yoksa her şey çalışıyor gibi görünüp,işlemez olur.
Sadede Gelelim: Gürültü Arasında İçtenlik
Markalar artık her yerde.
Her an, her kanalda bir şey söylüyorlar.
Ama çok azı gerçekten bir şey diyor.
Ses çıkarmak kolay. Niyet taşımak zor.
İşte yeni pazarlamacının görevi bu. Megafonla bağırmak değil.
Markanın iç sesiyle dış sesi arasında o doğru frekansı tutturmak.
Çünkü YZ çok şey yapabilir. Ama markaya karakter veremez.
O hep insana ait olacak.