Hız mı, Derinlik mi? Yoksa İkisi Birden mi?
KOBİ veya stratup olsun, bilinirlikte ilerleyememiş olan çoğu marka için işler değişti, değişiyor. 2025’te markalaşma bir tercih değil, hayatta kalma stratejisi. Bu oyun iki cephede oynanıyor:
Doğuştan dijital markalar : Hızlı, yenilikçi, veriyle doğanlar.
Sonradan markalaşanlar : Hikayeyle büyüyen, güven inşa edenler.
Ben ikisini de sahada görüyorum. Kazananlar, bu iki yaklaşımı akıllıca harmanlayanlar oluyor. Bazıları tek yolu da seçebiliyor. Mesele tuttuğun yol değil, yolda öğrendiklerinle ilerleyebilmek.
Aslına bakarsanız doğuştan marka olmak diye bir şey olamaz; doğuştan karakter olur mu? Doğuştan insan oluyoruz ama tamamlanmamış ve olgunlaşmamış oluyoruz, yani yavru… Ve muhakkak bir süreçten sonra olgunlaşıyoruz. Marka olmak da bir süreç.
Doğuştan Markalar: Ürünle Doğan Marka
Önce Akan Abdula’nın yazısını okumanızı tavsiye ederim. Bu yazıya vesile oldu.
Bugünün dünyasında bazı ürünler öyle bir çıkıyor ki, doğdukları an hızla marka oluyorlar. YZ destekli ambalajlar, akıllı yazılımlar, dijital doğan çözümler, ürünler... Bunlar, reklam bütçesi harcamadan büyüme potansiyeline sahip çünkü tasarımları pazarlanabilirliğin ta kendisi. Yatırımcılar, girişimciler hep bu tip markaların peşinde olsa da çok az bulunuyor…
Avantajları, hızlı yayılması. Ölçeklenebilir olması. Global düşünür, yerel fark yaratması. Ancak mükemmel derecede tasarlanan nice ürün var ki büyümekte zorlanıyor.
Unutmamak lazım: Teknoloji, kültürel bağ kurmakta zorlanabilir. Google Glass gibi projeler tam da bu yüzden battı.
Sonradan Markalaşma: Hikaye, Güven, Kalıcılık
Sonradan markalaşanlar, önce ürün çıkarır, sonra hikayeyi anlatır. Yavaş ama sağlam adımlarla ilerlerler. Yerellik, sadakat, etik değerlerle müşterinin kalbine girerler.
Avantajları; duygusal bağ kurması. Krize dayanıklı olma yatkınlığı (tabii uzman bir iletişimcileri varsa). Marka değeri uzun sürede bileşik olarak artabilir. Ama bu yaklaşım da hızlı değişen dünyada bazen hantallaşabilir.
Hangisi daha iyi?
Doğru model hibrit.
Teknolojiyle başla, hikayeyle devam et.
YZ’yi kullan, ama insan sezgini kaybetme. Özgünlüğünü bul.
Veriye güven, ama müşterinin gözündeki parıltıyı veya içindeki korkuyu da oku.
Yakın Geleceğe Dair Önerim
Sektörünü tanı. Yüksek teknoloji varsa doğuştan başlamak önemli gibi görünse de markalaşmak mümkün olmuyor. Çünkü sadece küçük bir gruba hitap etmen olası.
Küçük testler, denemeler yapabilirsin. Bir MVP çıkart mesela, dijital araçlarla tanıt, sonra hikayeni anlat. Rakiplerini hep izle. Ölç, öğren, güncelle. Marka bir canlı organizmadır; sabit değil, evrim geçiren bir şeydir.
Destek al. KOSGEB, dijital kurslar, freelance uzmanlar var…
Yalnız yürümek zorunda değilsin. Sadece kaynakları iyi seçmek gerekebilir.
Sadede Gelelim
2025’te KOBİ olmak kolay değil. Ama akıllı bir stratejiyle fark yaratmak mümkün.
Teknolojiyi kullanan ve insani dokunuşu kaybetmeyen markalar, sadece büyümez — anlam kazanır.
Hepimiz anlam aramıyor muyuz?
Ürünün doğuştan parlak olabilir. Ama sadakat, güven ve hikayesiz söner.