Pazarlamanın Geleceği Şu Bir Soruya Bağlı Olmamalı: Kim Önde Gidiyor, İnsan mı YZ mi?

Yepyeni bir eşikte miyiz? Belki. 

YZ artık yalnızca yardımcı değil, merkezde neredeyse. Bazımız yenilikleri takip ediyor, trendleri kovalıyor, ki bazı trendler yok oluyor! 

Ben başka bir şey soruyorum: İnsan karar verici mi, yoksa sadece “onay butonu” mu?

Bu soru satın alma anı için geçerli olduğu kadar, stratejik veya kritik kararlar için de geçerli… 

OpenAI çıkıp diyor ki: "Bugünkü pazarlama işlerinin %95’ini YZ neredeyse anında ve bedavaya yapacak."

Evet, bu söz bazılarının kalp atışını hızlandırabilir. Ama ben öyle düşünmüyorum. Yanılabilirim.

YZ çok şey bilebilir (YZ için bilmek ne demek? tartışmasına girmiyorum) ama bir şeyi hala öğrenemedi: İçgüdü/sezgi. Yani pazarlama sezgisi. Bir göz kırpışını, bir es geçilen sessizliği, sadece DM’lerde konuşulan konuları, anlık değişen duyguları yakalayan algoritması gizli sezgi. 

O müşterinin "evet" deyişinin içindeki "ama"yı yakalayan şey sezgi.

YZ önerir. YZ pazarlar. YZ hedefler.

Ama son kararı biz veririz, vermeliyiz.

Ve o kararlar bazen rasyonel değildir. Bazen “içime doğdu” cümlesine dayanır.

YZ bunu açıklayamaz. O yüzden onun tahmin gücü sınırlıdır.

Bugünün rekabeti artık sadece “raf payı” ya da “ses payı” değil.

Yeni metrik de geliyor: “YZ Öneri Payı”.

Yani algoritmalar sizi neleri ne kadar öneriyor?

Pazarlama insanları bu konuda ne yapabilir? LLM’leri ne kadar ve nasıl etkileyebiliriz? Gibi birçok soru zihinlerde olsa da müsterih olun. Daha çok başındayız…

Bu öneriler teknik ve işlemsel olduğu müddetçe çok tehlikeli olmaz durum… Yani LLM’e sorarsın, önerir. Basit.

Ancak hakiki anlamda konumlanmak için veya insanlar tarafından “duyulmak” için bir şeye daha ihtiyacımız var: İnsan kıvılcımı.

YZ sana 100 tane içerik fikri çıkarır. Ama seni o “bir fikir”e aşık eden şey insana aittir. Hatta o fikre vücut ve bağlam bulacak şey de insandır.

YZ görsel üretir, metin yazar, rapor hazırlar.

Ama kriz anında müşteriye bir ses tonu, bir bakış, bir nezaketle ulaşmak gerekiyorsa, onu sadece bir insan yapabilir.

YZ seni tanır, seni analiz eder, senin yerine düşünür gibi yapar.

Ama seni “senin kadar” tanımaz.


Ben pazarlamayı “hız yarışı” olarak görenlerden değilim.

Ben pazarlamayı, hikayeyi doğru kurma meselesi olarak görüyorum. Yarış da değil aslında. 

Ve bu hikayeyi insan yazıyor.

Herkes YZ’ye soruyor. Ama çoğu sezgisine veya kendi dinamiklerine (rasyonel veya irrasyonel) göre karar veriyor.

O yüzden ben pazarlamanın geleceğini şöyle görüyorum:

YZ çalışır. İnsan yönlendirir.

YZ önerir. İnsan seçer.

YZ yoldan çıkartır. İnsan geri getirebilir.

YZ üretir. İnsan anlam katar.

Sonraki
Sonraki

Hız mı, Derinlik mi? Yoksa İkisi Birden mi?