Verimliliğin Ötesi: Talep Yaratma ve Toplulukla Ayrışmak 

Fraksiyonel pazarlama lideri girişimin için ne yapabilir sorusunu cevaplamaya çalıştım...

Midjourney: Early morning cafe, warm Hopper-esque light spilling through windows, small SaaS founder meetup, laptops half-closed, handwritten notebooks, post-it clusters, tea glasses steaming on a worn wooden table, subtle smiles, real conversation energy, texture-rich surfaces, candid documentary feel, 35mm film look, soft grain.

Girişimler, dijital ürünler, SaaS’lar, yatırım arayanlar ve yatırım yapanlara…


Ben akıllı bir girişimci değilim. Girişimci olduğum söylenemez. Bilmediklerimi bildiklerimin üzerine koyup, “daha faydalı nasıl olurum” sorusunun peşindeyim. Neredeyse her gün.

Uyanık bir tüccar da değilim. Hizmetimi geliştirip çeşitlendirmeye çalışan, müşterilerimi ve iş ortaklarımı gözeten bir emekçiyim.

Verimlilik Takıntısı Normal mi?

Daha az maliyetle daha çok çıktı peşinde olduğumuz için “yapay zekâ işimizi alacak” diye korkuyoruz. Bence korkmaya lüzum yok.

Verimli olacağım diye bazı genel ve klasik pazarlama yaklaşımlarını yok sayıp sadece “satış”a veya büyümeye odaklanan nice girişim gördüm. Sadece para çevirdiler, bazıları başka işler çevirdiler… Bazıları ise battı.

Pazarını iyi anlayan, iyi bilen, gerçeği görebilen, arzu ve isteklerine yenilmeyen, ekibine güvenen ve titiz çalışan her insan bir şekilde başarıya ulaşıyor.

Pazarlama ve Marka Bilinirliği

Sosyal medyada okuduğunuz, kitaplarda altını çizdiğiniz formüller, yaklaşımlar, özetler, LLM’lere sorduğunuz sorular, kaydettiğiniz linkedin içerikleri, otomasyona cevap verdiğiniz o kelimeler (yapanlar bilir)… Bunlar bir işe yaramaz.

İşin kendisini yapmanız lazım. Elini taşın altına sokmak lazım.

Ancak her zaman işin kendisi basit bir alışveriş değildir. Bir süreç, bir yeniden hizalanma, pozisyonlanma, sabretme…

Hemen kâra ulaşan firmalar hemen batabilir.

Buralardan bir sonuç çıkmaz. Çıkamaz.

Rekabeti Yüksek Pazarlarda Ne Yapmalı?

Midjourney prompt: Two hands weaving a luminous Möbius strip: like a roadmap, one human (skin, pores, warmth), one synthetic (semi-transparent code glyphs + fiber-optic filaments); the strip patterned with subtle fractal tessellations, long-exposure light trails, suspended in a dark minimal studio; harmony of craft and algorithm, ultra-real macro detail,

Siz eğer marka oluşturmak istiyorsanız, ürününüz satsın istiyorsanız, pazarın büyüklüğüne el ovuşturmanıza gerek yok.

Rekabeti yüksek pazarlara girmek kolay değil. Orada büyümek de kolay değil.

Mükemmel bir SaaS fikrini mükemmele yakın şekilde hayata geçirmeniz de yeterli olmayabilir. İnsanlar bunu anlamıyorsa, güvenmiyorsa, tekrar tekrar almak ya da kullanmak istemiyorsa, istediğiniz kadar reklam yapın, bir işe yaramaz. Her yerde okuduğumuz “değer” öyle değerli ki, hemen bulunmuyor. 

Evet, ürün iyi ve karşılık buluyorsa (talep) o zaman rakiplerden farklılaşmaya bakmanız gerekir. Ama Hotelling Yasası’nı bilenler bunun pek kolay olmadığını da bilir.

Hotelling Yasası ve “Ortada Toplanma”

Hotelling yasası, temel olarak, rekabetçi pazarlarda firmaların, müşterilere en yakın konumda olmak için ürünlerini veya hizmetlerini birbirine benzer hale getirme eğilimini açıklar.

SaaS pazarında müşteriler genellikle benzer ihtiyaçlara sahiptir: Kolay kullanım, iyi entegrasyon, veri güvenliği, mobil erişim vb. Hotelling Yasası’na göre SaaS şirketleri bu “merkezi” ihtiyaçlara odaklanarak ürünlerini birbirine yaklaştırır. Örneğin bir girişim yenilikçi bir özellik eklerse (örneğin yapay zekâ entegrasyonu), rakipler hızla benzerini geliştirir ki pazar payını kaybetmesin. Bu, “ortada toplanma” etkisi yaratır.

Abonelik modelinde kullanıcılar kolayca rakibe geçebilir. Bu yüzden şirketler, rakip ürünlerin özelliklerini kopyalayarak ya da iyileştirerek müşteriyi elde tutmaya çalışır. Sonuç ise homojenleşme. 

Hem ürün olarak  iyi olacaksınız, beklentileri karşılayacaksınız, hem de duygusal bağ kurup farklı bir his uyandıracaksınız. Bazı kategorilerde rakam, bazılarında tarz, bazılarında ise ikisi de önemli.

Sadece rakamla ilgileniyorsanız, bizim gibilerine ihtiyacınız yok demektir. İyi bir ekiple rakamlara koşabilirsiniz. YZ ‘de yardım ediyor. Şimdiden kolay gelsin. Sonu ne olur bilemeyiz, kısmet.

Gerçek Farklılaşma ile Değer Sağlamak

Ancak bir bağ kurmak, topluluk oluşturmak (Discord’da kanal açmak değil), bir hissiyat ile farklılaşmak veya pazarda daha dar bir kitleye odaklanarak davranışına göre insanları toplamak istiyorsanız, o zaman otomasyon, growth hacking, viral paylaşım gibi teknikleri de aşmanız gerekir. Onları kullanırız ama bazen onları da bir kenara koyup başka şeyler yapmak gerekir. 

Bu yapılacak şeyler için YZ yetmez. Düşünüp bulmanız gerekiyor. Ürüne de, iletişime de ekibe de bu özü aktarmanız veya yedirmeniz gerekiyor.

EdTech’ten Bir Örnek

Eğitim teknolojisinde çevrim içi öğrenme platformlarının birbirine benzediğini görüyoruz. Coursera, Udemy ve Khan Academy, video dersleri, sertifika programları, etkileşimli quiz’ler ve mobil erişim gibi temel özelliklerde benzerlik gösteriyor. Kadro ve içerik kalitesi dışında farklılaştırıcı bir şeyi yoksa, henüz gerçek anlamda strateji kurmamış demektir.

Öğrenciler standart bir eğitim deneyimi beklediği için platformlar “ortada”, yani vasatta buluşuyor. Bir tanesi yapay zekâ tabanlı kişiselleştirme eklerse diğerleri kopyalıyor, bu da niş farklılaşmayı azaltıp rekabeti fiyat odaklı hale getiriyor.

Mesela, Girls Who Code, (ABD'de geleceğin en büyük kadın mühendis kitlesini yetiştiren bir kuruluş. Öğrencilere ve mezunlara hem bilgisayar bilimleri becerilerini hem de kendilerine olan güvenlerini geliştirebilecekleri öğrenim fırsatları sunuyor) geleneksel reklam veya içerik pazarlamasının ötesine geçerek, "Girls Who Code Girls" adlı interaktif bir deneyim aracı geliştirmiş. Bu araç, kullanıcıların gerçekçi kadın karakterleri kodlayarak video oyunlarındaki aşırı cinselleştirme gibi sorunları ele almalarını sağlıyor. Bu, bir lead magnet (potansiyel müşteri çekme aracı) olarak işlev görüyor ve doğrudan sosyal misyonu (cinsiyet eşitliği) pazarlama stratejisine entegre ediyor – diğer edtech'lerin genel quiz veya video tabanlı yaklaşımlarından farklı olarak, kullanıcıyı aktif katılımcı haline getiriyor.

Yapay Zekâ ile Pazarlama

Yapay zekâ ile hem ürünleri hem de yazılımı artık daha hızlı ve daha uygun fiyata yapmak mümkün, pazarlamasını da etkili şekilde yürütmek mümkün.

Yapay zekâ pazarlamacıları bugün ikiye ayırıyor: Seri ama yüzeysel “slop” üretenler ve zanaatine derinlik, hatta biraz sanatsal boyut katan üreticiler. Bu iki grubun altında taktikten öteye geçemeyenler de var. Ancak fark yaratmak için yapay zekâyı anlamlı, derin ya da pratik şekilde kullanmak yeterli değil.

İnsan uzmanlığıyla ve yaratıcı fikirle birleştirmek veya meczetmek elzem. İstediğiniz kadar eğitim alın, kitap okuyun, sınırlarını zorlamadıkça yapması zor.

Biz de onu yapmaya çalışıyoruz.

Nasıl olduğunu merak ediyorsanız tanışalım:

Önceki
Önceki

CMO’ya Neden İhtiyaç Duyulmaz? 

Sonraki
Sonraki

Sıfırdan ÇokNet’e SEO Case Study